Evreşe yollarında depresif Süpermen
Süpermen'i hiç böyle bilmezdik. Zor durumdaki insanlara uçarak yardıma koşan Süpermen'i, İstanbul'da araba hırsızlığı yapan bir çetenin ortasında görünce hem şaşırdık hem de huzursuz olduk.
Yılmaz Erdoğan'ın son filmi Organize İşler'deki performansıyla gerçek Süpermen'in pelerinini dama atan Tolga Çevik, İstanbul'da Süpermen'in karizmasının 'cırtladığı' inancında. "İstanbul içerisinde İstanbul kadar büyük bir kahraman yok." diyen Süpermen Samet'in bu şehirde zekasını kullanmadan yaşayan ve İstanbul'u ancak Google Earth'ten gezen gençlere bir de sözü var: "Sen atla bakayım vapura, tünelden bir geç, ağabeyler yürüyor yandan, hangi abi nedir, bir çalış yani." ABD'de yaşarken dürüm kebap uğruna İstanbul'a dönerek gerçek 'Süpermen'lik yapan Çevik, bir kahramanımızın olmamasından da muzdarip.
Süpermen Samet... Organize İşler filminde uçmaması ve yerini helikoptere terketmesi bir yana asıl Süpermenliği dürüm kokusu uğruna Amerika'yı bırakıp Türkiye'ye dönüş yapmış olması... Türkiye'nin bir kahramanı olmamasından ve gençlerin zekalarını kullanmamasından dert yanan oyuncu Tolga Çevik, kendi çocuğunu zeki ve ahlaklı yetiştirmek için gayret sarfettiğini belirtiyor. Normal hayatta Çevik, ne kadar Süpermen dersiniz? Durduk yerde 'ben yaparım' diye saçmaladığımız kadar Süpermen o da! Yani herkes kendi çapında Süpermen, ama kahraman değil.
Organize İşler'de Süpermen Samet rolündeki performansınızla Süpermen Clark Kent'in pelerinini dama atmışsınız. Oyunculuk iyi de medyanın sizi bir uçurmadığı kaldı. (Gülüyor) Süpermen çocukluğunuzun bir kahramanıydı değil mi?
Evet ama ikinci kahramanıydı. Birincisi Altı Milyon Dolarlık Adam'dı. Süpermen zaten bir dönem her erkeğin kahramanıdır yani.
Neden, bayanlar tercih etmez mi?
Eder, ama bayanlar kendilerine çok kahraman seçmiyorlar. Onlar bizden daha zekiler galiba. Dolayısıyla böyle kanadı, kuyruğu olan biri oldu mu tavlanıyoruz erkek olarak.
Filmde intihar etme aşamasına gelmiş bir Süpermen rolüyle çocukluğunuzun kahramanından intikam mı alıyorsunuz? O kuşağın bütün hayallerini yıkıyorsunuz sanki intikamınıza intihar süsü vererek...
Öyle bir şey olduğunu sanmıyorum, ama olayın İstanbul'da geçmesi değiştiriyor galiba. Amerika'dayken büyük, karizmatik bir kahraman da, İstanbul'a gelince cırtlıyor Süpermen. Burada pek bir kıymeti kalmıyor Süpermen'in.
Süpermen neden burada kahraman olamaz?
İstanbul'da herhangi bir kahraman olamayışının sebebini ancak arayabiliriz. Çünkü İstanbul çok enteresan bir şehir. Şu son 150 senede nice ülkeler çöktü küçücük olaylarda, ama İstanbul titremiyor bile. İstanbul kadar büyük bir kahraman yok İstanbul içerisinde. Siyasi veya ticari bir kahraman da çıkmaz. İstanbul da alet olur, öyle yaşar giderler.
Süpermen'i oynayan aktör Christopher Reeve attan düşüp felç oldu ve o şekilde öldü. Süpermen Samet'te bir tırsma var mı?
Bu zaten bir Süpermen filminden çok, sahneye çıkan bir komedyenin hikâyesi. İşini doğru yaptığın zaman insana nazar bile değmez. Ama koftiden bir durum yaratıyorsanız, insanlar 'vay anasını ne güzel bir şey yaptın' diyorsa, mutlaka Allah onu bir şekilde dengeler. Der ki "Baba sen saçmaladın, geç kenara!"
Filmde Süpermen Samet uçamadığı için mi çekimlerde bol bol helikopter kullanıldı?
(Gülüşmeler) Onlar Süpermen Samet'in gözü. Kafasında öyle bir yolculuğu var onun, gidiş şekli o. Onun gözüyle çekim yapıldı.
Ama öyle çok tepeden İstanbul sahnesi var ki, tanıtım gibi?
Amerikan bayrağı görmediğiniz bir Amerikan filmi söyleyin bana? Biz niye yapmıyoruz abicim! Bir star, masadan kalkıp "Hadi bismillah" demiyor bizim filmde. Bir tane helikopterle köprünün kenarına bayrak koyuyoruz, olay oluyor. Ulan keşke komple köprüyü bayrağa boyasalar! "Ne kadar çok İstanbul görüntüsü var efendim" diyorlar. Göstermesen, 'İstanbul'u göstermeden İstanbul'da film çekmişler' derler. Anlamıyorum valla.
Kültür Bakanlığı tanıtım fonu destekledi mi?
(Gülüşmeler) Şu an için yok da, birkaç bakan bu fikre sahip çıktı. Bize dediler ki: "İstanbul çok güzelmiş hakikaten". Filmde anlatılan pisliklerin birkaç yüz metre yukarıdan bakıldığı zaman ne kadar hoş göründüğü enteresandır.
İnsan sizi filmde izleyince, çeteye karışmış bir Süpermen'den bizi kim kurtaracak feryadını basıyor!
Süpermen'in çeteye girmesinin sebebi şudur: Çok saf ve temiz bir insan olduğu ve hayatını kurtaran Asım'a çok güvendiği için, 'Onun dediği bir şeyi yapayım, belki benim hayattaki duruşum yanlıştır' fikriyle denemeye çalışıyor. Zaten sonunda da olmuyor. Dolayısıyla Süpermen'den o kadar korkmaya gerek yok. Yapamıyor çünkü, içinde olacak insanın. Ayrıca Süpermen'in içinde kahramanlık da yok.
Normal hayatınızda Süpermen gibi davrandığınız olmuş mudur?
Çok canım! Saçmaladığım daha çok var. "Durun ben yaparım" deyip de, nasıl bunun içinden çıkarım diye düşündüğüm çok olay var. Öyle bir huy geliştirmiştim. Bunu kim kırar? Ben kırarım! Ulan bir düşün kırabilir misin? Önce bir kırayım diyeyim ki mecbur kalayım kırmaya. Gerçekten Süpermen değilseniz vakit kaybından başka bir şey değil bu.
Peki oğlunuz Tan'a babalık yapmak Süpermence bir şey mi?
Baba olmak acayip bir şey. Onun sizin oğlunuz olması daha süper bir durum. Ama ben nasıl bir baba oluyorum ona, bilmiyorum ki.
Ya Süpermen'i sevmezse?
Onun zamanında Süpermen kalacak mı bilmiyorum da sever herhalde. Çünkü o da çok ısrarla gıcık olduğum Amerikan sektörünün bir başarısı yani, renkleri bile insanı cezbediyor. Sarı bir şey giyseydi bu kadar Süpermen olmazdı belki. Bizim öyle karakterimiz yok.
Malkoçoğlu var ya!
Malkoçoğlu'nun üzerindeki kıyafet bile Orta Asya kıyafeti. Türk kıyafeti ya da Osmanlı falan değil. Biz bu konularda çok zeki davranamıyoruz. Malkoçoğlu'nu sokalım bu filme, Amerika'da oynasın, kim tanır? Bütün dünyada böyle bir kahraman açlığı var. Bilseniz de o sizi kurtaramayacak, yine de bir yere sığınmak. İnanç bu değil midir zaten?
Yılmaz Erdoğan bu rolü size doğum günü hediyesi olarak vermiş. Yeni başroller almak için yeniden çocuk mu yapacaksınız?
(Gülüşmeler) Tabii aileyi geniş tutmaya çalışıyoruz. Tek çocuk olmaz zaten. Kardeş lazım. O anlık bir jestti bu, yoksa baba oldum diye rolü verdi değil. Denk düştü.
Vizontele'deki Nafiz rolünden sonra size "Ne haber işe yaramaz?" diye seslenenler, Süpermen'den sonra nasıl seslenecekler?
Filmden çok laf kalır piyasaya. Çünkü gençliğin konuşma tarzına maalesef çok uygun.
Maalesef derken, bu bir dejenerasyon mu?
Tabii ki. Ben kendimden üç yaş büyük birine eskiden adıyla hitap edemezdim. Şimdiki gençler daha lise sonda, "Tolga, şeyi ne yaptınız?" diyor. Vay vay vay! Saygı duyarım, ama ileride kim saygı duyar onu bilemem. Oğlumu büyütürken sadece ahlaki açıdan bizim büyüdüğümüz gibi yetiştirmek istiyorum. Büyük konuşmak tehlikeli bu konularda. Ne olacağı belli değil, ama genetik şifre diye bir şey var. Çok da onun dışına çıkamaz. İstanbul'da yetişen neslin daha çok zekâsını kullanması lazım. Yoksa çok fena harcanırlar.
Kullanılacak zeka var mı peki?
Kullanma mecburiyetleri yok. Çünkü onun zamanında öğrenci vurulmamış üniversiteye giderken. E, şimdi bu çocuk internetten tak, Jamaika'ya gidiyor. Dolayısıyla yol üzerinde zekayı kullanacak durum olmuyor. 'Babam arabayı alır zaten ya da taksiye binerim.' diyor. Sen atla bakayım vapura, tünelden bir geç, ağabeyler yürüyor yandan, hangi abi nedir, bir çalış yani. Mesela bize 'bunlar sanatçı, başka bir yerde yaşıyor' diyorlar. Nasıl başka yerde yaşıyor? Ben fotoğraf makinemi alıyorum, fotoğraf çeke çeke geliyorum.
İstanbul'u Google Earth'dan geziyorlar...
(Gülüyor) Evet, internetten arabamı gördüm otoparkta ya. Benim plastik Renault Station'ım vardı küçükken, mahallede hıyar gibi koşturuyorduk. 6 aylık oğlumu oyuncak koleksiyonumdaki arabalarla oynatıyorum, tak kumandaya bakıyor. Sıyırmış durumda! Anlatmak istediğim şu: Çok zekiler; ama kullanmıyorlar. Gerek yok. Gittikleri gece kulübü gibi yerlerde de zekayla ilgili bir şey yok.
Organize İşler, araklayanlar ve araklananlar diye iki seçenek sunuyor. Normal akıl araklanan tarafta olmayı seçmeyeceğine göre...
Bu filmde sıkıştırılmış bir cümle. Bizim amacımız ne? Bu işi yapıyorsan öldüğünde cenazene kalabalık insan gelsin. 'Çok başarılısın bu filmde' dedikleri zaman yüzde 30 inanırım. Seni sarıyorlar beyaza, koyuyorlar tabuta, Teşvikiye Camii çok kalabalıksa başarılısın, değilse başarısızsın. Araklayanların tarafına geçme durumu şöyle oluyor: Gönül ister ki hiç röportaj yapmayayım. Diyorsun ki bu iş böyle yürümüyor, ne yapmak lazım? Basına görünmek lazım. O zaman araklayanlar tarafına geçmiş oluyorsun. O kadar yetenekli çocuklar var ki, kimse tanımadığı için bence alkolik olarak ölecekler. Bu da araklananlar...
ABD'de Robin Williams, Tommy Lee Jones, Eric Lang gibi önemli isimlerden eğitim alıp yolunuza devam ederken birden rotayı neden Türkiye'ye kırdınız?
Abi çok özledim ben ya! Tek başıma oturduğum bir dönemde arkadaşlarımı aradım. 'N'apıyorsunuz?' dedim. "Ne yapalım, Caddebostan'da dürüm yiyoruz." deyince iki hafta sonra döndüm! Burasının araba kullanılışını bile özledim. Bu düzen bana fazla, 24 saat Amerikalı olma bana göre değil. En iyi aktörler ya İtalyan, ya Polonyalı, ya Çekoslavak. NASA'da 14 tane adam var, bir tanesi benim ortaokuldaki matematik öğretmenim. Bunlar bugün istifa etseler, yukarıdan indiremiyorlar. Bu ağabeyler bakıyor o işe.
Dışarıda daha mı iyi organize oluyoruz?
Onlar en emekçi yere fırsat kollayanları getirmişler, evde oturuyorlar. Bu açıdan daha organizeler. Biz daha zekiyiz. Ama bizimki kısa süreli. "Ben parayı orada vurayım, döneyim, memlekette güzel bir villa alayım" biter.
Peki yeteneğinizin hep komedi filmlerinde harcandığını düşünüyor musunuz?
Çok drama oynadım; Küheylan, Kalbin Sesi... Organize İşler'de anlatılan değil anlatış tarzımız komik. Kötünün daha kötüsü olduğunu ispatlayan bir film. Araklanan aileye döndüğün zaman diyorsun 'Yazık bu iyilere, kötü oldu.' Ama onları Samet'in yanına koyduğun zaman diyorsun ki, 'Bunlar da kötü.'
Her kötü cezasını çeker mi?
Ondan emin değilim. Ama hepsi cezasız kalmaz olayına inanmıyorum. Görüyoruz, kalıyorlar da. Kötü adam bütün mesaisini kötülüğe harcıyor. İyiler daha tembel. Nasıl iyilik yapayım? Dur işte. Durdun mu iyilik oluyor.
Tolga Çevik, Yılmaz Erdoğan'laşıyor diye yazılıp çiziliyor bazı sitelerde?
Ekşi Sözlük'tür. Onu yazan arkadaşla, o kadar isterim ki tanışmayı. Çünkü aileden kalıtımsal bir hastalığı olmalı. Ben hiçbir şey gizlemeden çıkıp oynuyorum, sen gizleyerek yorum yapıyorsun, olmaz. Filmi bir daha seyretsin anlamadıysa. Onun her anlamayışında para kazanırım. Vizontele ve Bana Bir Şeyhler oluyor için de söylediler bunu. Kardeşim o yazdı, o yönetti, yan yana oynuyoruz. Bir turneye çıkıyoruz 30 gün, karımdan çok onu görüyorum. Birbirimize benzememiz normal. Onu yazan arkadaş 'ben kimseye benzemeden yaşıyorum' diyorsa çok acil doktora gitmesi gerekir. Demek ki kimseyle ilişkisi yok.
Film başarılı olacak mı?
Bu gerçekten severek oynadığım bir rol. Eğer Süpermen Samet başarılı olursa inandığım şey doğru demektir. Ama olmazsa demek ki senelerce çok yanlış bir şeye inanmışım.
Futboldan hiç hoşlanmadığınız doğru mu?
Hiç, sevemiyorum bir türlü. Galatasaraylıyım; ama takımdan haberim yok. Hayatımda maça gitmedim, gideceğimi de sanmıyorum. Dünyanın neresinde hakem penaltı verince hakeme koşulur. Türkiye'de hâlâ böyle bir umut var! (Gülüşmeler) Ulan kardeşim verdi, bitti, git! Salaklık etme, bir de sarı kart yeme, git. Bu mantık oturmadan maç seyretmem.
'Cem Yılmaz, yeğenini çok güldürüyor'
Cem Yılmaz'ın kardeşiyle evlisiniz. Kayınço ile aranız nasıl?
İyi de, ben Cem'le değil kız kardeşiyle evliyim. (Gülüyor) Onu karıştıranlar çok oluyor. Özge de bundan çok rahatsız... Sürekli onun kız kardeşi durumu var. Lisedeyken okulda çok popülerdim. 'Tolga'nın kız kardeşi' diyorlar diye kardeşim okuldan ayrıldı. Cem'le aramız son derece iyidir. İkimiz de İstanbul çocuğuyuz.
O mu iyi dayı, siz mi iyi bir babasınız?
Elma-armut gibi. Bu soruyu ikimizi birden tanıyan başka birine sormak gerekir. Ama o yeğenine deli olur, çok sever.
Onu nasıl güldürüyor?
(Gülüyor) Tan ona çok gülüyor. Sohbeti çok iyi. Bizde çocuğa çocuk muamelesi yok bizim sülalede. 6 aylık; ama şimdiden başlaması lazım tenekeyi çalıştırmaya. O yüzden öyle agucuk falan yoktur, yapana da çok sert davranırız.
Cem Yılmaz sözle mi güldürüyor?
Bizim yaptığımız şaka neyse Tan'a da onu yapıyoruz. Biz çok sinir bozucu şeylere güleriz, saçma şakalara. O da eli mahkûm öyle bir adam olacak yani.
Ya Asım abi gibi biri olursa?
Hakikaten büyük konuşmaktan korkarım. Çünkü Allah öyle zamanda çok enteresan tokat atıyor insana. İnşallah iyi bir insan olur. Biz inandığımız iyiliği anlatırız, o seçer veya seçmez, onun bileceği iş.