Türk Sineması ve Tiyatrosu’nun genç yeteneklerinden, yurt içi ve yurt dışında aldığı ödüllerle de başarısını kanıtlayan Tolga Çevik; 1974 İstanbul doğumlu. Bahariye İlkokulu ve Özel Doğuş Lisesi’nin ardından eğitimine İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuar’ında Tiyatro Bölümü okuyarak devam etmek istiyor fakat, konservatuara giremiyor. Tiyatro sevgisi yılmasına izin vermiyor, nihayetinde Yeditepe Oyuncuları arasına kursiyer olarak katılıyor.
Burada önemli ustalardan ders alıyor ve Göksel Kortay’ın aracılığıyla Faye Dunaway’den referans almayı başarararak ABD’de Central Missouri State University'ye giriyor.
ABD’den dönünce tiyatro sahnelerine hızlı bir giriş yapıyor Çevik. Kısa sürede yeteneği sinemacılar tarafından da fark ediliyor. Tiyatrodaki başarısını ( bana bir şeyhler oluyor, sen beni sevmiyorsun, kalbin sesi, kelebekler özgürdür, küheylan) sinemada da kanıtlıyor. Vizontele, Köçek, Organize İşler, Herkes Kendi Evinde ve Vizontele Tuuba gibi filmlerin yanı sıra Feride, Aşk ve Gurur, Esir Şehrin İnsanları, Ölümsüz Aşk, Dişi Kuş, Her Şey Yolunda ve en son Avrupa Yakası adlı yapımlarda da dizi kariyerini de oluşturmuş durumda.
Gerek yurt dışında başrol ve yardımcı rollerde oynadığı filmlerden ( Secrets, I am in America, Marriage, Terra Noya, Hey God, Help Me, Jacgues& The Master ), gerekse Türkiye’deki filmlerinden bir çok ödül almayı başarmış olan Tolga Çevik; bizi kırmayarak röportaj teklifimizi kabul etti ve sorularımıza samimi yanıtlar verdi.
İşte röportajımız;
S.A: Sinema sizin için ne ifade ediyor?
T.Ç: Sinema , emeklerinizi cok daha az uğraşarak milyonlara ulaştırdığınız ve çok daha uzun süre saklanan bir sanat alanı benim için . Ve çok seviyorum…
S.A: Sizce tiyatroda mı yoksa sinemada mı oyuncu kendini daha iyi ifade eder? Sizin için hangisi vazgeçilmez?
T.Ç: Valla her ikisi de vazgeçilmez , yani sizi seyircinin izlediğini bildiğiniz hiçbirşeyden vazgeçilmez . Bizim tutkumuz bu . Fakat yeteneğinizi gostermeniz icin hangisinde oynadiğınızın bir önemi yok bence, çok yetenekli bir aktör , kendini bir talk show’da konukken bile ifade ve ispat eder bence…
S.A : Amerika'da iyi bir referansla (Faye Dunaway) eğitim aldınız. Bazen keşke orada devam etseydim dediğiniz oluyor mu?
T.Ç: Tabiki , her zaman . Bu güzelim mesleği hakkını veren biryerde yapmak isterim her zaman…ama her işte bir hayır vardır…
S.A : Trajik bir rolle başladığınız oyunculuk serüveninde komediye yöneldiniz. Bu tercih bilinçli mi oldu? Hangisi size daha cazip geliyor?
T.Ç : Oyunculuk tarzini bir süreliğine değiştirmek benim kendi tercihim ama dram yahut trajediyi her zaman daha çok severim , kendini ispatlamak ve ebedi olmak icin elzemdir. Küheylanla başlamiş olmam benim için her zaman artı puan olmuştur…
S.A: Erol Keskin gibi oyunculuğundan ders aldığınız kişiler kimlerdir?
T.Ç : Erol keskin , disiplinin ve konsantrasyonun bir simgesidir benim için . Onunla çalışırken çok ama çok şey öğrendim . Bunun gibi örnekler çok… Altan Erkekli , Gazanfer Özcan , Tommy Lee Jones ….Hepsinin de iyi oyuncular olmaları dışında ortak bir ozellikleri daha var : birer beyefendi olmaları…ve bence iyi oyuncu olmalarındaki en büyük etken de budur…
S.A: "Benim bağımsız filmleri çeken bir adam haline gelmem için büyük ihtimalle çok ciddi alkolik olmam gerekirdi, o dönemlerde." demişsiniz. Şu an için bağımsız filmlerimiz hakkında neler düşünüyorsunuz?
T.Ç : Oldukça bağımsızlar….. başka yorum yapmak istemiyorum….
S.A : Yılmaz Erdoğan'la anılmak sizin için dezavantaj oldu mu?
T.Ç : Ben bir dönem onun kadrosunda bulundum , o donemde de onunla anılmak en tabii şey elbette…..Şimdiyse kendi sularımdayım…
S.A : Dizi kültürünün Türkiye'de geldiği noktayı düşünürsek, sinema ve tiyatro izleyicilerinin niceliğini azalttığını söyleyebilir misiniz?
T.Ç : Mutlaka ki….Dizi seyirci icin bedava birşeydir , televizyonun karşısına oturur bila ucret izlersiniz…Ama sinema ve tiyatro öyle değil . Hem ücretlidir , hem de zahmetlidir , zira kalkıp o mekana gitmeniz gerekir. Ancak , gerçekten gönül vermiş insan bu zahmete katlanır…Bu sebeple televizyon denen olgu elbette ki diğerlerini etkilemiştir….
S.A : Türk tiyatrosu diğer ülkelerle kıyaslarsak izleyici kitlesi ve niteliği olarak nasıl bir yerdedir sizce?
T.Ç : Bir ülkenin tiyatrosunu , o ülkenin ihtiyaçları bakımından kaçıncı sırada olduğu gözönünde bulundurularak irdelemek gerekir . Yani , bizim ülkemiz gibi hala milyonların işsiz olduğu , açlık sınırlarının konuşulduğu bir yerdeyseniz , cıkıp “ tiyatroya gelin! Tiyatroya sahip çıkın !” diye bangır bangır bağırmak abestir bence….Zira öncelikler malum…Ancak refah düzeyiniz ve huzurunuz yerinde olacak ki , bir de gidip tiyatro izleyeceksiniz…..
M. E: Türk tiyatrosu edebiyatla neden yeteri kadar ilişki kuramıyor?Edebiyata ayak uydurabiliyor mu gerçekten? Mesela şiir neden tiyatroda pek kullanılmıyor?
T.Ç : Tiyatronun edebiyata ayak uydurması veya şiirin illa da tiyatroda kendine yer edinmesi gerekmez bence. Bunun için çok gözyaşı dökmemek gerekir Bunlar zaman ve zemin olaylarıdır . Onların biraraya gelesi varsa , siz zaten isteseniz de durduramazsınız . Bunları anlatılmak istenen hikayeler belirler . Anlatılması gereken hikayeleri de yaşadığınız ülkenin ( toplumun ) ihtiyaçları belirler…..
S.A : Vizontele ve organize işler sizin oyunculuğunuza ne kattı?
T.Ç :Vizontele'de sinema denen şeyin her türlü püf noktasını oğrendim…Organize İşler’de ise hem istediğim gibi oynadım hem de sinemadaki yerimi sağlamlaştırdım…
S.A : Şöhret sizce geç mi oldu, neden?
T.Ç : Ben 10 yasindayken de mahalledeki en tanınan çocuktum , lisede en popüler , üniversitede en gıpta edilen adamdım. Şöhret beni çok etkilemez . Geç mi geldi ? Neye gore ? Herşey zamanında güzel bence en çok tanındiğım şu dönemler , benim en olgun donemlerim . Evliyim , iki çocuğum var , keyfim yerinde….Sapıtmak korkum yok şöhret yüzünden….Çünkü herşeyin hesabını iyi yaptığım bir donem bu
M. E : Tiyatronun halka ulaşamamasının nedeni ,halkın cehaletinden mi yoksa toplumun dinamiklerinden mi kaynaklanıyor?Buna bir çözüm öneriniz var mı?
T.Ç: Aslında bir soruda buna cevap verdim sayılır . Halka ulaşabilmeniz icin , halkın ulaşılmak istemesi de gerekir . Ama hayatta daha onemli kavgalar varsa , sizi cok önemsemez . Bir başka konu da , deneysel tiyatro denilen şeydir ve ben bunu hiç ama hiç anlamam . Sevimsiz gelir bana . İlk defa tiyatroya giden bir insanı böyle birşeyle karşılaştırırsanız , onu da tiyatrodan soğutursunuz…..
M. E : Tiyatromuz sinemamıza göre neden başarısız, evrensel değerlere ulaşamaması mı bunun nedeni, yoksa ideolojilerden sıyrılamaması mı?
T.Ç: Tiyatromuzun sinemamıza göre başarısız olduğu fikrine çok katılamıyorum . Zira coğu oyunumuz , orda burda odul kazanan ama 8 bin kişinin bile zor seyrettiği o sinema filmlerine taş çıkartır bence….
M. E : Türk tiyatrosu orta oyunuyla aldığı mirasın üzerine ciddi bir şey imar edebilmiş midir?Kendi ulusal değerlerine sahip çıkmış mıdır?
T.Ç : Türk tiyatrosunun nerde olduğu ve neler yapması gerektiği gibi soruları yanıtlamak için benim yaşım hala biraz genç bence…Ama bir seyirci olarak cevaplamak gerekirse , oldukça ödün vermiş olduğunu söylemek zorundayım…
M. E : Türk tiyatrosu diye bir şey gerçekten var mıdır?Sizin buradaki yeriniz nedir?
T.Ç : Türk tiyatrosu yadsınamaz bir gerçektir …Oyunculukları ile de çok zengin bir yapıdır . Ben de onun minnacik bir parçasıyım ve gurur duyarım…
S.A : Neden Türk sineması daha çok halka ulaşıyor?
T.Ç : Bu soruya da değindim aslında…Sinema bir anda milyonlara ulaşan bir sektör , bu bütün dünyada böyle…
S.A : Türk sinemasında Eşkıya filminin bir dönüm noktası olduğunu düşünüyor musunuz?
T.Ç : Eşkiya çok önemli bir filmdir ama bir dönüm noktası mıdır, bunun analizini ben yapamam. Gişe başarısı yüzündense bu sorunuz , evet olabilir.
S.A : Türk insanı sinemayı bir eğlence aracı olarak mı görüyor, yoksa sanatsal bir aktivite olarak mı?
T.Ç : Turkiye’de sinema maalesef henüz bir eğlence aracı . Bunu da insanların gülme ihtiyaçları nedeniyle gittikleri filmlerden anlayabiliriz . Ama bu değişecektir…
S.A : Sizin sinema ve tiyatromuz adına geleceğe dair kişisel planlarınız ya da büyük çapta önerileriniz nelerdir?
T.Ç: Valla ben kendi adıma bir sinema filmi yazmakla meşgulüm . Önerilerim de ancak kendime olabilir
S.A : Son olarak sizin eklemek istedikleriniz?
T.Ç : İlginize sonsuz teşekkür ederim….Saygılarımla…
Biz de İZDİHAM.COM olarak kendisine teşekkür ediyoruz . Yeni projelerinde başarılar diliyoruz.
Söyleşi: Sibel Atagün- Mahmut Ali Ermeydan