Formatını kendi yarattığı “Komedi Dükkanı”nda Salih Kalyon ile beraber doğaçlama performans sunan Tolga Çevik, Elle dergisine konuştu.Kendilerini canlı olarak izlemek isteyenlerin sıraya girdiğini söyleyen Çevik, “13 bin kişi bizi izlemek için sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar da var” dedi.
“Avrupa Yakası”nın Sacit’i Tolga Çevik, bir süredir de TV8’de yayınlanan “Komedi Dükkanı” ile gündemde… Formatını kendi yarattığı bu programda Salih Kalyon ile birinci sınıf doğaçlama bir performans sunan oyuncu, Elle dergisine verdiği röportajda “Şu an 13 bin kişi bizi izlemek için sırada bekliyor” dedi.
“Avrupa Yakası” ve “Komedi Dükkanı”. İkisi bir arada nasıl yürüyor?
- “Komedi Dükkanı” benim bulduğum bir format olduğu için benim üzerime kurulu. Diğeri takım oyunu. Bir hamur olmak ve üsluba uymak zorundasınız. “Avrupa Yakası”nda antreman yapıyorum, “Komedi Dükkanı”nda kendi maçıma çıkıyorum.
“Komedi Dükkanı”nda kendinizle çok fena dalga geçiyorsunuz. Bu yeni nesil Türk komiklerinin pek girmediği bir alan…
- Sahnede olmak için zeki bir insan olmalısınız. Zeki adam sahnede ne yapacağını bilir. Bulduğumuz formatta iki tane zeki adamı bir araya getirip sahnede gerizekalıyı oynatıyoruz. Seyirci seyrederken bizim gerizekalı olduğumuzu sanmasın diye de bir üçüncü kişi olarak yönetmenin dış sesine yer veriyoruz. İlk 12 bölümde seyirci, “Bu herifler ne kadar salak” diye düşünürken şimdi bizim arkamıza geçti.
Sizi tiyatro sahnesinde izleyen küçük grupla sıcak bir ilişkiniz var. İkinci grupsa bu programı evlerinde beyazcamdan izleyenler. Dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
- Sahnede dibimize gelen seyirciyle evdeki seyirci arasında bir bağ kuruyoruz. Oyuna gelen seyirciyi öyle bir çıldırtıyoruz ki, televizyon başındaki “Biz de gidelim şunları izlemeye” diyor. Bütün derdimiz o zaten, çünkü ben de seyirci görmek istiyorum. Tiyatro kökenli olduğum için sadece kameraya bakmak bana o kadar zevk vermiyor. Formatı denemek için piyasadaki arkadaşları seyirci olarak getirdik ve 64 kişilik bir salonda çektik ilk kez. Seyirciler ikinci programdan itibaren bilet almak istedi ve şu an 13 bin kişi sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar… Yakında dünya turnesine de çıkacağız. İnsanlar programı yabancı arkadaşlarına da seyrettiriyorlar ve anlamadıkları halde çok güldüklerini söyleyen yabancı lisanda mail’ler geliyor. Charlie Chaplin durumu yani.
Siz ne kadar eğleniyorsunuz program esnasında?
- Çoook. Benim hayatım bu. 12 yıldır bu işteyim ve en çok inandığım şeyi yapıyorum. Türk sinemasında Ses Dergisi yarışmasında star olan birinden komedyen çıktı mı? Hayır. Komedyen olmak tiyatro kökeni ve adap gerektirir. Sadece kameraya bakarak oynayan insanlar burunları havada gezer, çünkü hiçbir zaman seyircinin gözüne bakmamışlardır. Oysa tiyatro adabınız varsa, seyircinin sizi sevişini, sevmeyişini yaşadıysanız, bu işin matematiğini çözersiniz.
Oyunculuk skalanız epey geniş. Trajedi ve dram oynarken neden komediyi seçtiniz?
- Programdan salondaki seyirciyi çıkarın, herkes halimize ağlar. Durumun komediyle hiç ilgisi yok, gerçekten çok acıklı iki insan var. Bir tanesi 65, diğeri 35 yaşında hiçbir şey olamamış iki zavallı. İnatla da bir şeyler yapmaya çalışan, “loser” iki insan… Ayrıca hayatımda çocuklarımın olduğu ve rahatlamak istediğim bir dönem. Benden komik şeyler görsünler ve içleri açılsın. Sonra ne yaptığımı anladıkları zaman belki tekrar drama dönerim.
Amerika’da tiyatro eğitimi almak sizi nasıl etkiledi?
- Burada konservatuvarı kazanamadım. Bizdeki sistem çok saçma, zaten iyi oynayabilecek adam niye gitsin ki okula? Amerika’daysa sizdeki hamuru görürler ve öğrenmeyi öğrenirsin. Türkiye’de oyuncular hocasından ayrılınca topal olur. Sahnede ya ağlar gibi yaparsın ya da gerçekten ağlarsın. Ben ağlamayı seçiyorum. Gibi yaparsanız, seyirci de sizi seviyormuş gibi yapar.
Komedyenler politik espriler yapardı. Bunun modası geçti mi artık?
- Ben 1974 doğumluyum ve apolitik bir insanım. Tek politik görüşüm: “Herşey daha güzel ve insanca olmalı!”
Peki “Komedi Dükkanı” size çok para kazandırdı mı?
- Salak değilim tabii, para kazanmıyorsam niye yapayım? Yine de trilyonlar kazanacak hale gelmek için programın miyadının dolmasını beklemeyeceğim. Bir şey üretip üzerine yatarsanız bir gerizekalı gibi yaşarsınız. Bu tembelliktir.
Başarının sırrı ailede yatar
Genç yaşta iki çocuk sahibi olmuş mazbut bir aile babası olarak, şöhretli Türk erkeği tipolojisine uymuyorsunuz.
- Şöhret çok şaka bir şeydir. Başarının sırrı ailede yatar. Aile olayını kuramamışsanız geçmiş olsun. Bizde öyle şeyler de aradılar; Beyoğlu’nda Engin Günaydın’ın evinden çıkıyorum, “Yengenin haberi var mı?” diye soruyorlar. Eşim ünlü bir aileden geliyor, ama umrunda bile değil, çünkü o taraklarda bezi yok. Onun işi benimle. Yaşıtları Bağdat Caddesi’nde gezerken o 25 yaşında iki çocukla uğraşıyor. Oğlumuz (Tan) 2,5, kızımız (Tuna) 1,5 yaşında. Yanlış bir birliktelik hayatımı altüst edebilirdi ama benimki çok doğru bir birliktelik. Şu anki durumum onun müsamahası ve özverisinin bir sonucu çünkü biz bir takımız. Benim örneğim 50 senedir evli olan Gazanfer Özcan. Bizim aile yapılarımız da bunu gerektiriyor. Sanatçılık senin işin, sanatçı yaşam tarzı filan, bıraksınlar bu işleri. Biz bayramın birinci günü onun ailesinde, ikinci günü bizim taraftayız. Bunu seviyoruz…