“Organize İşler”in Süpermen’i Tolga Çevik: İlişkimiz başladığında Özge’nin Cem Yılmaz’ın kardeşi olduğunu bilmiyordum. Öğrenince yanlış anlaşılır diye korktum. “Niye Cem’in kardeşine yanaşıyorsun, Cem’e mi yanaşıyorsun” diyebilirlerdi.
Onların kız isteme hikayeleri çok komik! Çünkü kızın abisi Cem Yılmaz, talip de Tolga Çevik, yani şimdilerde “Organize İşler”in Süpermen Samet”i! Eh kız isteme töreninde ciddiyetin bir türlü sağlanamaması da normal bu durumda. Her iki taraf da espri seviyor ve kaldırıyor! Hayır bir film sahnesinden değil, gerçek bir kız isteme töreninden söz ediyorum. Allahtan tören kazasız belasız sonuçlanıyor ve Özge Yılmaz, Tolga Çevik’le evlenerek, oluyor Özge Çevik. Aradan kısa bir zaman geçiyor, Tolga Çevik “Organize İşler”de başrol oynuyor, daha da tanınıyor, bu arada aileye bir de küçük Tan Çevik katılıyor. Onlar bugüne kadar birlikte röportaj vermek istemediler. Ama yoğun ısrarlarımıza da dayanamadılar. Tolga Çevik ve eşi Özge Çevik’le hem “Organize İşler”i, hem evliliklerini, hem de “kayınço” Cem Yılmaz’ı konuştuk.
- Kayınbiraderiniz Cem Yılmaz’ın bu başrolu kapmanızda yüzde kaç payı var?
- Tolga Çevik: Hiç! Yılmaz Erdoğan “Organize İşler”de bu role Tolga’yı düşünüyorum” dediğinde Cem eminim “çok iyi olur” diyerek destek vermiştir, ama o kadar.
- Peki iyi oyuncu olmanızın bu rolü kapmanızda yüzde kaç payı var?
- T.Ç: Yüzde yüz! Adam bu işe milyon dolar yatırıyor, sırf ahbabı diye bir rol vermez. Başrolde oynuyorum. Madara olursam film de madara olur. Hiçkimse bu riski göze almaz. Yılmaz Abi gibi akıllı biri hiç almaz.
- Biz sizinle ne zaman tanıştık?
- T.Ç: “Küheylan” oyunuyla.
- Peki sizi ne zaman fark ettik?
- T.Ç: Süperman Samet olarak “Organize İşler”le.
- Siz tam olarak ne zaman yırttınız? “Organize İşler”le mi?
- T.Ç: Gizli olarak Amerika’ya gittiğimde. Tabii siz bunu fark etmediniz. Amerika’ya gitmeseydim alkolik filan olurdum herhalde. Açık olarak yırtışımsa “Vizontele”yle oldu. “Organize İşler”de de tavana vurdum.
- Niye oyuncu oldunuz?
- T.Ç: Psikolojik bir dengesizlik aslında oyuncu olmak. Annen baban seni sever, yetmez, arkadaşların sevsin istersin. O da yetmez bütün okul, o da yetmez herkes sevsin, dersin. 18 yaşlarındayım. Çok iyisin, çok komiksin, diyor çevrem. Ama konservatuvara alınmıyorum. Öyle olunca Hadi Çaman tiyatrosuna kursiyer olarak giriyorum. Sonra bir gün sen bunun eğitimini almamışsın, derler diye düşünerek ailemin de desteğiyle Amerika’ya oyunculuk okumaya gidiyorum.
- Şöyle bir duygunuz var mı: Oh işte konservatuvara da almamışlardı ama ben şönret olarak ağızlarının payını verdim!
- T.Ç: Eskiden vardı ama artık yok! Yaş ilerleyince almayışlarında mutlaka bir sebep vardır, diye düşünmeye başladım. Ama o zamanlar siz beni nasıl almazsınız, diye bir duyguya kapılmıştım. Bir gün Yıldız Kenter “Sen niye Amerika’da okudun?” diye sordu. “Konservatuvara almadılar beni” dedim. “Kim almadı” dedi. Ben de “Kızmayın, ama siz” diye yanıt verdim. Yıldız Hanım, “Hayırlısı olmuş canikom” dedi. O zaman hepsi geçti gitti benim için. Çocukça bir kinim varsa da bu laf hepsini sildi.
İSTEME TÖRENİ KOMİKTİ
- Peki bütün bunların hangi aşamasında Özge giriyor hayatınıza?
- T.Ç: “Vizontele” döneminde. Ben Cem’le arkadaştım ama Cem’in bir kız kardeşi olduğunu bilmiyordum. Ortak bir arkadaşımızın mekanında bir gece yarısı Özge’yle tanışıyoruz.
- Özge Çevik: “Vizontele”de izlemiştim Tolga’yı. Başka bir şeye sinirlenmiştim, şöyle bir kadeh kaldırayım dedim. Ben tavlamışımdır Tolga’yı.
- T.Ç: İlişkimiz başladığında hala Özge’nin Cem’in kardeşi olduğunu bilmiyordum. Öğrenince çok üzüldüm.
- Niye üzülüyorsunuz, anlamadım?
- T.Ç: Çünkü Cem çok iyi arkadaşım. Gıcık kapılacak bir durum!
- Ö.Ç: Bıçak sırtı bir durum.
- T.Ç: Yanlış anlaşılır, iyiye yorulmaz diye korktum. “Niye Cem’in kardeşine yanaşıyorsun, Cem’e mi yanaşıyorsun”, diye görebilirlerdi. İğrenç bir insan durumuna düşerdim. Düşünen için de iğrenç, yapan için de. Böyle durumlarda Allah yardım ediyor. İyi niyetli olduğum anlaşıldı.
- Cem Yılmaz öyle anlar diye mi endişelendiniz, çevre için mi?
- T.Ç: 1 Cem, 2 benim ailem, 3 çevre... Benim ailem de diyebilirdi ki, “Ayıp değil mi, arkadaşının kardeşi”. Cem diyebilir ki, “O kadar güldük eğlendik, yakıştı mı?”
- Ö.Ç: Abime nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Çok gergindim. Tolga yukarıda bizi bekliyor. Ben “Abi bir şey söyleyeceğim” dedim. “Peki kim” dedi? “İşte Tolga” dedim. “Tolga Savacı mı ahahaha” diye gülmeye başladı. Hava kırıldı biraz. Ben de kısık sesle “Yok, Çevik” dedim. Ağlıyor, çok üzüleceğiz, diye düşünüyordum. “Çok başarılı bir iş, güzel bir seçim. Severim ben Tolga’yı” dedi.
- T.Ç: Cem’le ilk karşılaşmamızda “kayınço” diye espriler filan yaptı. Rahatladım.
- Ö.Ç: Abim onu da yanlış söylüyor zaten. “Enişte” demesi lazım! Bu arada duyunca onlarda da bir çekinme olmuş ama “koket mi, nasıl?” gibi.
- T.Ç: Benim ailemde, onların ne kadar mütavazı olduğu konusunda bir tereddüt oldu. “Biz yetmeyiz ailece oğlum” durumu oldu. Bizi aşar endişesi yaşandı. Ama onlar o kadar mütevazı ki anında kaynaştılar. Dünür olmaktan çok mutlu oldular.
- Ö.Ç: Biz her şeyi de yaşadık. Söz de, nişan da, isteme de, düğün de, hepsi oldu.
- T.Ç: İkimizin ailesi de ciddi, çok ciddi yokluklardan gelmiş. Şakası yok yani. Ayın 5’inde parası bitip ay sonunu nasıl getireceğini bilememiş aileler. Sonra sonra Allah yardım etmiş, düzelmiş durum. O yüzden her şeyi yaşayalım istedi aileler.
- İsteme töreni nasıl oldu?
- Ö.Ç: Tolga elinde çikolata ve çiçekle geldi. Ben de kahve yaptım.
- T.Ç: Çok gergin bir ortamdı. Babası, yani kayınpeder acayip komik bir adam.
- Ö.Ç: Her şeyi makara. Ciddi konuşmaya geçilemiyor bir türlü. Benim babam da normal değil. Cem girdi bir de araya. Cem zaten “Bir anlık heves mi kardeşim” deyip duruyor.
- T.Ç: Babam o gün yazıhanede bütün bir faks rulosuna şiir yazmış kız isterken okuyacağım, diye. İçeri girdik faks rulosunu bir açtı salonun ortasına. Bütün salona uzayıp gitti rulo. Allah, dedim baba ne yaptın! Bu olay gerçekleşmeyecek herhalde derken olay tatlıya bağlandı. Çok eğlendik.
- Son filminizde fazlasıyla romantik bir aşk yaşıyorsunuz, ya gerçekte?
- T.Ç: Gerçekte romantik değil eğlenceli bir aşk yaşıyoruz biz. Romantizm deyince bile gülmeye başlıyoruz.
- Siz evliliği planlanmış bir şey olarak mı algılıyorsunuz?
- T.Ç: Planlanmış değil de, çok iyi düşünmek gerek. Ben öyle bir ailede yetiştim. Anlaşamazsam, boşanırım filan yok benim için.
- Ya çocuk, onu da çok düşündünüz mü?
- T.Ç: Çok istiyorduk zaten. Hiç beklemek istemedik. Hiç korunmadık.
- Ö.Ç: Nasıl bir çocuk olacak çok merak ediyoruz. Babası Tolga Çevik, dayısı Cem Yılmaz, amcası Yılmaz Erdoğan! Böyle bir ortamda nasıl yetişecek acaba. Çok ilgi var üzerinde. Cem daha çok vakit geçirmek için dürtüp uyandırıyor, sonra da “Aaa bu uyandı ben alayım biraz” diyor!
- İnsan bebek sahibi olunca dünyanın en matah işini yaptığını filan mı düşünüyor?
- T.Ç: Evet, aynen öyle oluyor.
- Kaç yaşındasınız?
-T.Ç: 32.
M. ALİ ERBİL’E ELEŞTİRİ
- 32 yaşından sonra fark ettiğiniz bir şey var mı?
- T.Ç: Evet var. Promosyondan haberim yokmuş benim! Bu işin göz önünde olma kısmıyla ilgili biraz hıyarlık yaptım. Özge beni uyardı: “Daha çok çık ortaya. Senin hayatın bu çünkü” dedi. Bugüne kadar ne işim var benim orada, burada diyordum. Halbu ki gitmen gerek. Filmi yapıp bırakamıyorsun. Çıkıp promosyonunu da yapman gerek. Benim bunu yapmama gibi bir lüksüm yok. Şu gün Mehmet Ali Erbil yarışma programı sunarken “Çamaşır makinesi kazanmak istiyorsanız ‘Hababam’ filmiyle ilgili sorularımı yanıtlayacaksınız” diyor. Kendi filmiyle ilgili böyle terbiyesizce bir promosyon yapıyor. Bu adam bunu yaparken, benim her dakika cirit atmam lazım!
- Yılmaz Erdoğan sizin için Türkiye’de gördüğüm en iyi oyunculardan biri” diyor. Siz ne diyorsunuz?
- T.Ç: Kendimi övmekten hoşlanmıyorum. Sağolsun öyle demiş ama ben kendim için öyle diyemem.
- Fazla mütevazı olabilir misiniz?
- Ö.Ç: Kesinlikle öyle. Ama fazla mütevazı olmak aptallıktır!
- T.Ç: Bunları duyunca tabii ki memnun oluyorum ama bunun rehavetine girmek istemiyorum. Yılmaz Erdoğan Türkiye’nin en önemli adamlarından biri. O da böyle bir cümle sarf ediyorsa çok önemlidir benim için. Ama en önemlisi karımın dediğidir.
- Oyunculuğunuzu Altan Erkekli ve Yılmaz Erdoğan’a benzetenlere bir itirazınız var mı?
- T.Ç: Teşekkür ederim. Başarılı insanlara benzetilmek güzel. Ama oyunculuğumu benzetmek yanlış olur. Altan Abi’yle sesimizi bazen benzetiyorlar ama Yılmaz Abi’yle benzemiyoruz. Oynadıklarım onun yazdığı yönettiği projeler. Ondan benzetiyor olabilirler.
Sabah [ Elif KORAP ]